
ODA Tv Ve Barışlara Yaşatılan, Bedeli Peşin Ödenmiş Hikayeleri Anlatır!
Dokunduğunuz her harfte klavyenin çıkardığı tıkırtı, Davula vurduğunuzda kopan gürültü, Sazın akortundaki tını, Kemençenin tellerindeki isyan, bedeli peşin ödenmiş hikayeleri anlatır…
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın tutuklanmasının nedeni tam da bu!…
Onların, aşk şarkısını söyleyen bir kadına ağlayan kayaları duyacak kadar hassas yürekleri ile yok oluş ve yeniden yaradılışın tohumunu taşıyan bilinçlerini yok etmek isteyenler, hedefe koyuyorlar Barışları…
Deniz hapsihanesindeki camdan hücresinde cezasını çeken, bitişik hücredeki yunuslarla konuşabilmek için bir birlerini ayıran cama vura vura onun dilini öğrenen katil Orca balinaları kadar bile entelektüel bir öfke biriktirmememiz, geleceğimizi belirleme irademizden vazgeçip bunu tanrıya bırakmamız için Barışlar susturulmak isteniyor…
Şaşırmıyoruz çünkü, bu sadece bizim güzel ülkemizde, bize yapılan bir zulüm değil. Independet’ten Andrew Feinberger’ın ABD’de yaşananlardan aktardıklarını okuyarak, düzenlerini sürdürmek isteyenlerin aynı yöntemi kullandıklarını öğreniyoruz.
Trump yerine Erdoğan, ABD yerine Türkiye koymanız kafi!
Yale Üniversitesi'nde otoriter siyaset üzerine çalışan felsefe profesörü Jason Stanley, "Adalet sisteminin yürütme organı eliyle yandaş amaçlar için araç haline gelmeye başladığı ABD’de sadece onlara oy veren Amerikalıları gerçek Amerikalı olarak gördüğünü anlattır.
Newt Gingrich (eski Temsilciler Meclisi başkanı, çn.) ve Cumhuriyetçi Parti'nin danışmanı Frank Luntz, Cumhuriyetçilere, Demokratları her yetki kullanımı istismar olan hasta, yolsuz, Amerikan karşıtı hainler diye tanımlamayı öğretmeye başladığı 1990'dan beri bu, Cumhuriyetçilerin kullandığı bir yol. Bunun adı Monarşi ya da benzeri bir şeydir’ diyor.
Otoriter rejimleri çalışan bir diğer akademisyen, New York Üniversitesi'nden Ruth Ben-Ghiat, Trump'ın Adalet Bakanlığı kararlarına karışmasını, bir diktatörün kontrolü altına giren demokrasilerin tipik özelliği olduğunu anlatır.
“Bunu otoriter devletlerde görürsünüz.
Adalet bakanı veya bu gibi önemli pozisyonlarda bulunanlar, zamanlarının çoğunu liderlerinin kan davalarında harcar" diyen Ben-Ghiat, Mueller soruşturmasını itibarsızlaştıracak bilgi edinmek amacıyla İtalyan güvenlik servisine baskı yapmaya İtalya'ya giden Barr'ı örnek gösterdi. "Otoriter bir liderin kabinesinde görev yapmaya devam eden kişiler, kaçınılmaz olarak o liderin hem kişisel hem resmi işleriyle ilgilenmeye başlar çünkü artık ikisini birbirinden ayırt edemezsiniz.”
Adalet Bakanlığı'nın nerede bittiğini ve Trump'ın kişisel işlerinin nerede başladığını anlamanın Barr gibi bazı "dalkavuklar" yüzünden zorlaştığını söyleyen Ben-Ghiat, "Bu kişilerin göreve gelmesiyle, artık şahsi çıkarlar ve kamusal işler arasında ayrım kalmamasının mükemmel bir örneği" diye açıklar.
Ben-Ghiat, "Hepsi suç ortağı ve sistemin yerle bir olmadığından emin olmak için çalışmak zorunda çünkü hepsi, o makamından olursa ve bu kolay kazanma biterse cezalandırılacağını görüyor" dedi.
Bu kadar basit.