
Mide Kaldıran Yazı
"Anneme reklamcı olduğumu söylemeyin, o beni genelevde piyanist zannediyor."
Mesut Yılmaz liderliğindeki ANAP'ın reklam kampanyalarını da hazırlayan, zamanının dünya çapında bir numarası olan Fransız reklamcılık duayeni Jacques Seguela'nın meşhur kitabının isminden de anlaşıldığı gibi, reklamcılığın prestijli ve bazıları için bol kazançlı bir meslek haline gelmesi çok eski bir geçmişe dayanmıyor. Günümüzün bazı reklamcıları ise sınırlarını kendilerinin çizdiği özel habitatlarda yaşıyor ve kendi dehalarını erişilemez zannediyor.
Bazı çevrelerce de reklam piyasasının 'harika çocuklarından' biri olarak kabul edilen Ateş İlyas Başsoy'un da altında imzası bulunan, İSKİ Genel Müdürü iken, sekreteri ile kendini aldattığını öğrendiği kocası Ergün Göknel'i ihbar ederek yolsuzluk yaptığının ortaya çıkmasını sağlayan Nurdan Erbuğ'un bu davranışını örnek göstererek yazılan yazıda, AKP'li kadın ve erkeklere karşı sarf edilen sözleri ve onları tasvir edilişini okuyunca utandım, üzüldüm, haydi gerçeği tam olarak söyleyeyim, midem kalktı!
Dünyanın en sert, en pervasız ve en seviyesiz siyasi kampanyacılarından olan, eski dönem Amerikan başkanları Richard Nixon ve Ronald Reagan'ın seçim kampanyalarında çalışıp, en son Donald Trump'a seçim kazandıran stratejist ve reklamcı olarak bilinen Roger Stone dahi rakiplerini böyle genelleyici bir dille eleştirmeye cüret edememişti.
Türk siyaset tarihinde İSKİ skandalı bir milattır. Ergün Göknel çürümüş, kirlenmiş ve ahlaken tükenmiş, şimdilerde etrafımızda bolca gördüğümüz tipik siyasetçi profilinin simgesidir. Skandalın patlamasına yol açan ihbarı yapan eş, kadınlık gururu kırıldığı için mi ihbarı yaparak kocasını cezalandırdı, yoksa kocasının yaptığı işteki yolsuzluğu ahlaki bulmadığı için mi katlanamayıp ihbarda bulundu, hiç bilemeyeceğiz. Konumuz da bu değil zaten.
'Bunca yolsuzluk, bunca ahlaksızlık, bunca haram servet... ve tek bir AKP'li kadın çıkmadı ki ahlaksız kocasını ihbar etsin. Bunca yıldır bir tek kadın. Bir tek...' diye çürümüşlüğe yapılan vurguya katılmamak mümkün değil. 18 yılı aşkın iktidar olan partinin böyle bu konuda erkek ya da kadın bir tek örneği yok. Zamanında birlikte yol yürüyüp iktidar eyleyen, şimdilerde "Deva" ya da "Gelecek" diye pazarlananların arasından da; ahlak ve erdem üzerine attıkları nutuklara rağmen böyle tek bir örnek aramayın, bulamazsınız. Hepsi aynı geminin yolcularıdır; kir ve halkın kanını sömürme kardeşliği vardır aralarında.
Ama nedeni ve niyetinden ari olarak, politik skandalın ortaya çıkmasını sağlayan eş üzerinden verilen örnekle 10 milyona yakın üyesi bulunan ve 20 milyon dolayında oy alan bir partinin içinde kirli ilişkilere bulaşan, yolsuzluk yapan ve bunu içine sindirip suskun kalarak aslında suça ortak olup ahlaksızlığı kabullenenleri hedefleyerek, genelden ayrıştırıp eleştirmek varken, toptancı bir anlayışla "İmam Hatip mezunu, normalde iki eliyle bir şeyi doğrultamayacak manda kocası 300 bin dolarlık aracın kornasını çalınca memelerini hoplata hoplata aşağıya koşan o mübarek tesettürlü ablalardan bir tane bile delikanlı kadın çıkmadı ya..." diye yazabilmek, bütün AKP'li kadınları ve erkekleri aşağılık, çirkin bir dille yargılamak, nasıl da zavallı bir beynin fantezisi, nasıl bir zihni çürümüşlük bilemiyorum.
AKP'li trollerin ve medyada beslenen çakalların, derimizin altında hissettiğimiz aşağılık, nobran ve gerçek karakterlerini ortaya çıkaran ulumalarından farkı olmayan bu satırların altına kim imza atabilir?
TBMM'de görev yaptığım 24. dönemde, KİT Komisyonu'nda AKP iktidarında yapılan yüzlerce milyon dolarlık yolsuzlukları ortaya çıkaran, bu paraların hazineye iadesini sağlayan, sorumlularını teşhir edip yolsuzluğa dayanak olan ihale ve sözleşmeleri değiştiren birisi olarak, 'bizden', hadi açık konuşalım 'bizim belediyelerden' geçinen ve yazdıklarından öğrendiğimiz şekliyle ahlaki bir standarda dahi sahip olmayan beslemelere karşı sessiz mi kalacağız?
"Bunca yolsuzluk, bunca ahlaksızlık, bunca haram servet ve tek bir AKP'li kadın çıkmadı ki, ahlaksız kocasını ihbar etsin" tespiti haklı olmakla beraber, İSKİ skandalının üzerinden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen, 'Peki bizim mahallede yeni bir tek Nurdan abla neden çıkmadı?" diye sorsam yazının 'ana aksını' kabullenen Sayın Başsoy ne yanıt verir acaba?
Sonuç olarak, hırsızın, ahlaksızın partisi yoktur. Kimi genel, kimi yerel iktidardan geçiniyor ve karşısındakini en aşağılık bir dille yargılıyor. Olan da partisinin kimlerle ne iş tuttuğunu bilmeden oy verip hizmet bekleyen vatandaşa oluyor. Yazık.
Turgay Develi
24. Dönem Adana Milletvekili